09-04-2022 20:44

İslam hukukunda sadece erkek mi boşanabilir? Kadının boşanma hakkı yok mudur? Bu yazımda İslam hukukunda boşanmanın nasıl gerçekleşebildiği ve İslam hukukunun boşanmaların önüne geçebilmek için ne gibi önlemler aldığını inceleyeceğiz.

İslam hukukunda boşanma 3 şekilde gerçekleştirilebilir; bunlar; talak, Hull (kadının mehrinin tamamı ya da bir kısmını vererek kocasından boşanma talep etmesi) ve son olarak yargı kararı ile. Talak’ı erkeğin karısını boşama hakkı ve bu yetkisini yerine getirebilmesi yönünde kullanabildiği iradesi olarak adlandırabiliriz. Ancak peygamber efendimizin de emrettiği gibi helallerin en çirkini olan boşanmadan önce erkek bu hakkını kullanmadan, evliliği sürdürmek adına elinden geleni yapmak ve 3 temizlik dönemi boyunca hem beklemek hem de bu bekleyişi eşinden ayrı olarak değil eşinin yanında, evinde beklemek zorundadır. Erkek ancak çabaları sonuçsuz kalırsa, bu yetkisini kullanabilir. Yani sanıldığının aksine erkek canının istediği zaman bu yetkisini kullanıp boşanamaz. İslam hukuku erkeğin bu yetkisini kullanırken dahi boşanmanın ancak 3 ayrı aşamada gerçekleşmesine imkân vermektedir. Böylece 3 aşamada gerçekleşecek boşanma sürecinde erkeğe sağlıklı düşünme ve gerekirse tekrar kararından dönüp karısına dönme fırsatı vermektedir. Ancak yine de bu bekleyiş sabır, ve muhasebe dönemi de çare olmazsa, bu hakkını kullanabilir. Boşanmaların önüne geçmeye çalışan bu engellere ek olarak bir de Bakara 230’da gösterildiği üzere, " Eğer erkek kadını üçüncü defa boşarsa, ondan sonra kadın bir başka erkekle evlenmedikçe onu alması kendisine helal olmaz" diyerek erkeğin bu hakkını kullanmadan önce bin defa düşünmeye iter; çünkü tüm bu engellere rağmen boşanmak isteyen erkek müşterek yaşamdan tamamen ümidini kesmiş demektir.

İkinci boşanma yolu ise hull, yani karşılıklı anlaşmak ile boşanmaktır. Ancak bu durumda erkek nasıl ki talak ile boşanırken eşine verdiği Mehir ve nafakadan vazgeçiyorsa kadın da Hull ile boşanmak istiyorsa Mehir olarak aldığı malın bir kısmından veya tamamından  vazgeçmesi ve erkeğin de boşanmayı kabul etmesi gerekiyor.  Ancak erkek bu durumda boşanmayı kabul etmez ise hull isteğinde bulunan kadının bu isteği kocası tarafından reddedilmişse, kadın bu durumda mahkemeye başvurabilme hakkını elde eder. Bu duruma örnek olarak Sabit bin Gays ve eşi ile boşanma davasında, eşi Cemile’nin, Sabit bin Gays’ın çelimsiz ve çirkinliği sebebiyle boşanmak istemesini ve bu yüzden eşinden nefret etmesi sebebiyle boşanmak istemesi durumunda, Peygamber efendimiz Cemile’ye güzellik felsefesi üzerinde ders verme yoluna gitmeden Cemile’nin bu sebeplerini geçerli bir boşanma nedeni olarak saymış ve tarafları dinleyerek Cemile’nin isteğini kabul etmiştir. Bu durumdan da kadının kocasından gerçek anlamda nefret etmesi veya eşiyle beraber yaşamak istememesi yeterli olarak görülmüştür.

Tüm bu boşanma şekillerinde de anlayacağımız üzere, sanılanın aksine İslam hukukunda boşanma sadece erkeğe verilmiş bir hak değildir, kadın da mutlu olmadığı, artık yürütmek istemediği   evliliği bitirebilmekte; çünkü nasıl ki erkeğe talak hakkına verilmişse, erkeğe verilen bu hakkı kadına da hull yetkisi vererek eşitliği ve adaleti sağlamaya çalışmıştır. Ancak yine de İslam evliliği sürdürmeyi, boşanmayı ise zorlaştırarak ve tarafların gerçek manada evlilik kurumunun artık devamının mümkün olmadığı kanaatlerine varmaları neticesinde son çare olarak boşanma kurumunu kabul etmiştir.  Ancak özellikle 4 halife döneminden sonra, erkeğe verilen talak ve kadına verilen hull hakkı, adeta kadının elinden alınarak eşlerin arasında eşitsizliğe ve adaletsizliğe yol açacak şekilde, erkeğin lehine  gelişme göstermiştir. Kadın ise maalesef  çok güçsüz ve biçare olarak bırakılmaya çalışılmış ve bunda çoğunlukla  başarılı olunmuştur.

Günümüzde İslam hukukunun uygulandığı ülkelerde de bu şekilde bir anlayış devam ettirilmektedir. Ancak biraz olsun sadece fakihlerin sözleriyle değil de eğer Kuran-ı Kerim ve sünnete bakılsa işin aslı ortaya çıkacak diye ümit ediyorum.