Gaziantep'te 10 yaşındaki Emir Baki Bayındır'ı gürültü yaptığı gerekçesiyle öldürdüğü için kasten adam öldürme iddiasıyla yargılanan Mühsün Taşkın, ilk kez hâkim karşısına çıktı. Pişman olduğunu söyleyen sanık, ayaklarından engelli olduğunu, Kovid sonrası dilinin de peltekleştiği bu nedenle çocukların gelip kendisiyle alay ettiklerini savundu. Taşkın, “Olay günü de aynı şekilde yaptılar, ellerinde taş vardı. Korkutma amaçlı ateş açtım" diye konuştu. Sanık avukatları da müvekkillerinin kimliğe 10 yaş küçük yazıldığını iddia ederek, cezai ehliyeti ve sağlık durumunun belirlenmesi için rapor alınmasını istedi.
“Kasten adam öldürme” suçundan tutuklu bulunan Mühsün Taşkın’ın Gaziantep 13. Ağır Ceza mahkemesinde yargılandığı davanın ilk duruşması yapıldı. Duruşmaya, sanık Mühsün Taşkın tutuklu bulunduğu cezaevinden SEGBİS ile katılırken avukatları ile Emir Baki Bayındır’ın anne ve babası, avukatları ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatları katıldı.
Mahkeme başkanı iddianamenin okunmasının ardından ilk sözü sanığa verdi. Sanık Mühsün Taşkın, "Bu olay nedeniyle pişmanım. Ayaklarım yok, 70 yaşında bir adamım. Dükkâna taş atılınca 1 metre dışarı çıktım. Çocuklar bana doğru geliyor, taş atmak için geliyordu. Bana el kol hareketleriyle küfrediyorlardı. Taşla dükkânın camına vurdular. 2 çocuk geliyordu. Başka çocuklar da vardı, 5 kişi vardı. Bir daha gelmesinler diye tüfekle sol tarafa ateş ettim, o tarafta çocuk yoktu. Baktım orada bir çocuk oturuyordu. Bana bakıp gülüyordu. Ailesi gelip beni döver, ben de engelliyim bir şey yapamam. Oğlum Ferhat'ın evine gittim. Ondan sonra kızım aradı, polisin geldiğini söyledi. Ben de oğlumun evinde olduğumu, gelip beni almalarını söyledim" dedi.
Hâkimin cinayet silahını ne yaptığını sorduğu sanık, "Kovid olmuştum, iğne yaptılar. Ondan sonra benim hafızam gitti, dilim peltekleşti. Ne yaptığımı hatırlamıyorum. Benim dükkanının karşısındaki işyerinde kamera var. Orada çocukların gelip gittiklerini gösterir. 1-2. aydır çocuklar gelip küfrediyor ve kaçıyorlardı. Hepsi beraber söylüyordu. Bunlar arasında bu çocuk da var. Benim bu çocukla veya ailesiyle bir tanışıklığım veya düşmanlığım yok. Tanımadığım için ailelerine de ulaşamıyordum. Komşularıma sordum, onlar da tanınıyordu. Dükkâna gelip konuşamadığım için benimle dalga geçiyorlardı. Suriyeli sanıyordum, bizim Türk çocukları bu kadar terbiyesiz olmaz. Tam emin değilim ama aramızda 20 metre mesafe vardı" şeklinde konuştu.
Duruşmada söz verilen acılı baba Celal Bayındır, oğlunun orada herhangi yanlış bir şey yaptığına dair kendilerine hiç şikayet gelmediğini belirterek, “Oğlum kimseye küfretmezdi. Arkadaşlarıyla birlikte top oynamaya gitti. Benim çocuklarım saygılıdır, kimseye küfretmez" dedi. Anne Tülay Bayındır ise, "Oğlum arkadaşlarıyla top oynamak için benden izin almıştı. Bunlar oradan geçerken olay olmuş, arkadaşı Yunus da olayda yaralanmıştı. Oğlumu köşeye sıkıştırıp vurmuş. Uzağa ateş ettiğini söylüyor ama bu yalan. Oradakilerin ifadesine göre çok yakından ateş açmış. Şikayetçiyim, en ağır cezaya çarptırılsın" diye konuştu.
Katılan avukatı Cem Özpolat, iddianamenin eksik olduğunu belirterek, "Olay sırasında maktulün yanında bulunan diğer çocuklar için de öldürmeye teşebbüs suçundan şikâyette bulunması gerekiyor" dedi.
Sanık avukatları ise suçlamaları kabul etmeyerek müvekkillerinin beraatini istedi. Sanık avukatları ayrıca, müvekkillerinin yaşının nüfusa 10 yaş küçük yazıldığını iddia ederek engellilik durumu ve akli melekelerinin olup olmadığının belirlenmesi için rapor talep etti.
Tarafları dinleyen mahkeme heyeti, mağdurların ve Aile Sosyal Politikalar Bakanlığının davaya katılan sıfatıyla katılmasına, katılanların beyanında geçen çocuğun dinlenmesi ve eksik hususların tamamlanması için duruşmayı ileri bir tarihe erteledi.