Okuyucularımızdan gören yoktur muhtemelen ama anne babanızdan gören en azından duyan olmuştur; eskiden yeni doğan bebeklerin gözlerini 40 gün boyunca kapatırlarmış. Geçmişten süzülüp gelen birçok bilgeliğin yanında böyle hatalı uygulamalar da var. Neyse ki geçmişte kaldılar. Çünkü gözler aynen bir evin pencereleri gibi dış ortamla beynimiz arasındaki iletişimi sağlarlar.
Özellikle genç anne babalar bebeklerinin kendilerini ne kadar gördüğünü anlamakta heyecan duyarlar. Peki, yeni doğan bebek bizi görüyor mu? Kısmen evet. Renksiz olarak ve dar bir alanda. Bir ay civarında ise kırmızı başta olmak üzere parlak renkleri fark etmeye başlamıştır. Bir aylık rutin kontrolünüzde kırmızı refle testi denilen görme muayenesini çocuk doktorunuza veya göz doktoruna mutlaka yaptırmanız gerekir. Prematüre doğan veya yoğun bakımda yatıp oksijen tedavisi gören bebeklerin ise ROP muayenesinin bu konuda tecrübesi olan bir göz doktoru tarafından yapılması ekstra önemlidir ve bebek 28 günlük iken yapılması gerekir. Bu bebekler maalesef körlük ile sonuçlanabilecek riskler taşırlar.
Yaşamın ilk iki ayında bebeklerin iki gözü genellikle birlikte iyi çalışmaz. Bebeğinizin gözlerinin şaşı baktığını veya yanlara doğru kaydığını fark edebilirsiniz. Çoğu zaman bu durum normaldir ve kendiliğinden düzelmesi beklenir. İki aydan sonra bebeğiniz yüzünüze veya gösterdiğiniz bir objeye bakışlarını sabitleyebilmeli ve kısa süreliğine de olsa kayma ve sıçrama yapmadan bunu takip edebilmelidir. Ancak bebeğinizin gözlerinden biri sürekli olarak burnuna doğru içeri kayıyorsa veya burundan uzağa doğru dışarı kayıyorsa ve bu durum üçüncü aya yaklaşmanıza rağmen geçmediyse çocuk doktorunuzla konuşmanız yerinde olur. Erken dönemde tedavi edilmeyen kaymalar ve görme kusurları geri dönüşümsüz hasarlara neden olabilir.
Okul çağındaki çocuklarda görülen ve fark edilmeyen miyop, astigmat, işitme azlığı gibi durumlar ise çocuğun okul başarısızlığının altında yatan asıl neden olabilir.