Gaziantep’te 16 kişinin yaşamını yitirdiği otobüs kazasında sürücüye 16 yıl 8 ay hapis cezası verildi.

20 Ağustos 2022 tarihinde Gaziantep-Şanlıurfa Otoyolu’nun 20. kilometresinde kontrolden çıkan otomobil, bariyerleri aşarak dere yatağına devrilmiş, bu sırada görev için Şanlıurfa’ya giden İhlas Haber Ajansı muhabirleri Muhammed Abdulkadir Esen ile Umut Yakup Tanrıöver de dereye düşen otomobildeki sürücüyü çıkarmak için itfaiye ve sağlık ekibine yardım ederken İstanbul'dan Diyarbakır'a giden Abdülkadir Memiş yönetimindeki 33 SR 157 plakalı yolcu otobüsü devrilerek  emniyet şeridindeki itfaiye aracı ile ambulans ve kurtarma çalışmalarına katılanlara çarpmıştı.  Kazada, sağlık personelleri Tuba Uzdilli, Abdullah Kütük, Halil Özden, itfaiye erleri Ahmet Polat, Mehmet Polat, Mehmet Bozkurt, İHA muhabirleri Muhammed Abdulkadir Esen ve Umut Yakup Tanrıöver ile Aziz Birdal, Yusuf Birdal, Muhammet Ertek, Umut Ertek, Nuran Tanrıkulu, Melih Kaya, Ali İhsan Tınar ve Hacı Mehmet Özsoy yaşamını yitirmiş, 30 kişi de yaralanmıştı.

Kazanın ardından Nizip Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturmada yapılan araştırma sonucu otobüsün 130 kilometre hızla seyrederken kaza yerine 307 metre uzaklıkta fren yaptıktan sonra zikzaklar çizerek geldiği ve devrilerek emniyet şeridindeki araç ve görevlilere çarptığı tespit edilmişti.

Soruşturma kapsamında adli mercilerce tutuklanarak cezaevine konulan otobüsün sürücüsü Abdülkadir Memiş hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet verme” suçundan 22,5 yıla kadar hapis cezası istemi ile Nizip 1. Ağır Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı.

Davanın karar duruşmasına kazada hayatını kaybedenlerin yakınları ile sanık Abdulkadir Memiş katıldı. Son sözleri alınan tutuklu otobüs şoförü sanık Abdülkadir Memiş,  kazanın karayolları ve trafik ekiplerinin ihmali sonucu meydana geldiğini iddia ederek, gerekli önlemlerin alınmadığı için kazanın meydana geldiği şeklindeki savunması yineledi.

Suçlamaları kabul etmeyen Memiş, “Ben katil veya cani değilim. Bilerek ve isteyerek bir eylemde bulunmadım. Zaten orada deliller bellidir ve mevcuttur. Ben kimseyi öldürmedim. Burada cani ve azılı bir katil gibi tutuluyorum. Benim 3 tane küçük çocuğum var. Onların yaşam hakları alındı. Bu nasıl bilinçli bir şey olabilir. Ben de o arabanın içerisindeydim. Ölen şahısların hiçbirisini tanımıyorum, ekmeğimin peşinde olan bir çalışanım. Şimdi karayolları ve trafik ekiplerinin güvenliği sağlamaması nedeniyle böyle elim bir kaza meydana gelmiştir. O otobüse ilk kez binmiştim. Aracın durumuyla ilgili bir bilgim de yok. Önceki kazadan haberim yoktu. Normal seyir halinde gidiyordum. Ben daha önce bir kazada ağabeyimi kaybettim. Ben herkesi anlıyorum, aynı acıyı ben de yaşadım.

Abdülkadir Memiş’in avukatı ise kazada görevli polis memurlarının kusurlu olduğunu ve yolda gerekli tedbirlerinin alınmadığını öne sürerken, mağdur yakınları ise sürücünün en ağır cezaya çarptırılmasını istedi.

Mağdur yakınları ve sanığın savunmasının ardından mahkeme heyeti tutuklu sanık Abdulkadir Memiş hakkında “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına sebebiyet vermek” suçundan 20 yıl hapis cezası verilmesine hükmetti. Heyet, sanığın sabıkasız oluşu, yargılama sürecindeki davranışları ve cezanın sanığın geleceği üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurarak, mahkeme başkanının muhalefet şerhi ve oy çocukluğuyla indirim uygulayıp, bu cezayı 16 yıl 8 aya düşürdü.

 

Kaynak: SABAH